Balkan Harbi Zamanında ‘Hanımlar Merkezi’ Nasıl Kuruldu?

Kirli, mat ve can sıkıcı şehir ışıkları yoktu; ve işte o an birden görünür oldular; gökyüzünde bir yerlerde su gibi berrak, ışıltılı ve parlaktılar. Zamansız bir boyuttan zarifçe göz kırptılar. Hilâl-i Ahmer Hanımlar Merkezi

She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.

youtube.com/msemedya

Ardı arkası kesilmeyen savaşların ferahlık, keyif ve umut adına her ne varsa silip süpürdüğü karanlık bir dönem… Osmanlı İmparatorluğu’nun iyi eğitim almış az sayıdaki aydın kadınları, Dr. Besim Ömer Paşa’nın da desteği ile Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin ( günümüzdeki ismiyle Kızılay’ın) çatısı altında bir araya gelir.

Amaç hem cephede hem de cephe gerisinde savaşın bitmek bilmeyen acılarıyla, sessiz ve yorgun yüzleşen onlarca insana yardım etmektir. Hilâl-i Ahmer Hanımlar Merkezi, kurulduğu 20 Mart 1912 tarihinden itibaren kadınların tüm çalışmalarda etkin şekilde görev aldığı önemli bir kuruluş olarak ismini pek çabuk duyurur.

Balkan Savaşları sırasında Rumeli’den İstanbul’a göç etmek zorunda kalan Müslüman halkın içinde özellikle yardıma muhtaç bir kesim vardır ki bunların çektiği sıkıntılar Hanımlar Merkezi’ndeki tüm kadınları derinden etkilemekte ve sarsmaktadır.

Evini, yurdunu terk edip göç etmek zorunda kalan bu insanlar arasında erkekler bir şekilde ayakta kalmanın yolunu bulur; fakat himayeye muhtaç kimsesiz dul kadınlar ve genç kızlar için hayat hiç de kolay değildir. Hanımlar Merkezi yönetimi “gelinlik çağına gelmiş ve kimsesiz kalmış zavallı muhacir genç kızları, biçare ihtiyar kadınları, kimsesiz çocukları korumak, onlara bir vasıta-i maişet temin etmek amacıyla Dâr-üs-sanâ’yı’’ yani sanat evini kurmak istediklerini söyleyerek Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nden maddi destek isterler.

Balkan Savaşları sırasında İstanbul’a gelen fakir muhacir kızlara meslek öğreterek onların Hilâl-i Ahmer’e yük olmayacak şekilde varlıklarını sürdürmelerini sağlama hedefi olan ve hiçbir ticari amaç taşımayan Dâr-üs-sanâ’nın kurulması için istenen 500 lira Hilâl-i Ahmer Genel Merkezi tarafından karşılanır; ve sanat evi Hanımlar Merkezi’ne bağlı olarak faaliyetlerini yürütmeye başlar.

Dâr-üs-sanâ’anın gözetimi altında çalışan kimsesiz muhacir genç kızlar, şehit çocukları ve dul kadınlar burada barınır; yemekleri kurum tarafından karşılandığı gibi ihtiyaçlarını giderebilmeleri için de onlara düzenli ödeme yapılır. Karşılığında onlar da hünerlerini göstererek, ürünler ortaya koyarlar. Dâr-üs-sanâ’adan çıkan nazik ve narin işlemeler halk tarafından beklenenin de üzerinde bir ilgi görür.

Kısa bir süre sonra Dâr-üs-sanâ’anın faaliyet sahası genişler. Sanat evinde çalışanların sayısı 1500’leri bulur. 1914 yılında Dâr-üs-sanâ’a Türk el işlemelerini yeniden ihyâ etmek için yepyeni ve zorlu bir çalışmanın içine girer. Mahalle mahalle, ev ev kapı kapı dolaşarak ne kadar eski çevre, dokuma, havlu varsa toplarlar. Daha sonra da bu eski modelleri dikkatle kopyalayıp işleyerek çağa uygun bir hale getirirler.

Bu işlemeler ile bluzlar, mantolar, ince mendiller ve maşlahlar yapılır. Özellikle eski Türk nakışlarını ihtiva eden bluzların ünü Osmanlı Devleti’ni aşar. Tüm bu el emeği ürünler sadece İstanbul’da değil, yurtdışında da moda olur. Beyoğlu’ndaki yabancı kadınların bluz, el çantası, mendil gibi ürünleri müesseseye sipariş vermeleri, Dâr-üs-sanâ’ada kaliteli ve modern çalışmaların yapıldığının en önemli göstergesidir.

Hanımlar Merkezi, sanat evinde hayata tutunan bu insanların eğitimleriyle de yakından ilgilenir. Henüz büyük şehir ve cemiyet hayatını bilmeyen kızlara ciddi bir eğitim sağlar, onlara okuma yazma öğretir. Dâr-üs-sanâ’ada çalışan işçilerin sağlık durumları da sürekli kontrol altında tutulur. İçlerinde tedavi görmesi gerekenler varsa çalışmalarına izin verilmez; ancak hastalıkları süresince de maaşlarını almaya devam ederler.

Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Hanımlar Merkezi Dâr-üs-sanâ’sı savaşın en çetin dönemlerinde bile işçilerinin yiyecek, giyecek ve barınma ihtiyaçlarını karşılar. Hatta evlenme çağına gelmiş genç kızların ev eşyalarını bile almaya çalışır.
Sanat evinde yapılan çalışmaların yer aldığı bir sergi 1917 yılında Mekteb-i Sultani’de bugün ki adıyla Galatasaray Lise’sinde açılır.

Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan Kızılhaç’ına ait ürünlerin de bulunduğu bir sergidir bu. Sanat evinin buradaki çalışmaları yabancıların da dikkatini çeker ve ürünler hem Viyana’da hem de Berlin’de sergilenmeye değer bulunur.

Tüm tebessümler boğucu bir karanlığın ardına gizlenmişti; onlar sonsuzluğun kapısını aralayıp karanlığı alt ederek o zamansız mekandan bize, bu ana umut dolu gülümseyiverdiler.

Kısa bir not:

Kağıda, söze sığmayan bir öyküydü; sığdırmaya çalıştık. Funda Özdemiroğlu’yla birlikte oturduk, senaryosunu yazdık; ve Hanımlar Merkezi’nin  ilham dolu bu hikayesi 2018 yılında yönetmen Biket İlhan tarafından belgesel film olarak beyazperdeye taşındı.

Aydan Gündüz

Hilâl-i Ahmer Hanımlar Merkezi

She and Girls Yaz 2019 Sayısı Gençlik Dergisi Girls Hediyesiyle Dergiliklerde!

SHE AND GIRLS BAHAR 2024