Gerçek Özgürlüğünüz İçin Bağımlılıklarınızı Bırakın!

Yaklaşık üç sene kadar önceydi. Katıldığım bir seminerde yaşadığım bir farkındalık bana içinde bulunduğum bir korkuya farklı bir açıdan yaklaşmama neden olmuştu. Son günlerde belki sonbaharın etkisi belki de hepimizin içinden geçtiği zorlu süreçler bu konuyu sıklıkla karşıma çıkarır oldu ‘bırakamama korkusu’. Gerçek özgürlük nedir?

She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.

youtube.com/msemedya

Aslında benim için o zamana kadar farkında olduğumu sandığım ancak sadece dilde olan bir şeydi. Benim gibi birçok kişinin de istediği bir şeydir özgürlük duygusu. Gerçek özgürlük için bağımlı olduğum şeyleri bırakmam gerektiğini biliyordum ancak bu bırakma olayı beni çok korkutuyordu, nasıl yapacağımı bilemiyordum.

O gün seminerde anlatılanlar duruma değişik bir bakış açısı kazanmama neden olmuştu ve durumu çok güzel canlandırmışlardı. Bunu evde sonrasında tekrar tekrar yaptım. Size de tavsiye ederim çünkü basit gibi görülebilir ancak yalnızca bilgiyi almak değil, gerçekten kalıcı olmasını deneyimleyerek sağlayabiliyoruz.

Öncelikle elimize bir kalem ya da o boyutta (kırılmasını istemediğiniz) bir cisim alıyoruz ve onu sıkıca parmaklarımızın arasında tutuyoruz. Şimdi iş bırakmaya gelecek ancak bırakmanın iki yöntemini de anlatmak istiyorum;

1- İlk pozisyonda avuç içimiz yere bakacak şekilde duruyor ve elimizi açıyoruz, yani ‘bırakıyoruz’. Tahmin ettiğiniz gibi kalem pattt diye yere düşüyor, yani biraz hasar verebiliyor.

2- İkinci pozisyonda ise yine kalem elimizde, bu sefer avuç içimiz yukarıya bakıyor ve yine aynı şekilde elimizi açıyoruz. Ve kalem duruyor orada. Ancak biz yine ‘bırakmış’ oluyoruz aslında. Ama duruyor işte avucumuzun içinde… Gidebilir de ancak gidişi bir hasar vermiyor!

Peki bunu hayatıma nasıl uygulayacaktım? Öncelikle hayatımda şimdiye kadar hep ilk yöntemi uyguladığımı gördüm. Eşyalara, duygulara, düşüncelere, imajlara, insanlara… Sanki bırakınca elimden gidecekler, onları kaybedeceğim korkusu vardı.

Bıraktığımız yüksekliğe göre; yani ne kadar uzun senelerdir taşıdığımıza ve bırakamadığımız şeyin ağırlığına göre; yani ne kadar çok bağımlı olduğumuza göre de tabi hasar durumu değişiyordu. Özellikle de duygularımı, düşüncelerimi ve imajlarımı bırakmam çok zor olacaktı. Düşününce hasarın büyük olmasından korkuyordum.

Sonra ilk olarak kolay bir başlangıç olsun diye dışarıdan başladım bırakmaya, öncelikle eşyalardan, kıyafetlerden, şimdiye kadar biriktirdiğim yani bırakamadığım her şeyden. İşin garibi de bırakamadıklarımın eşyalar değil onlara yüklediğim anlamlar ve duygular olduklarını fark ettim. Özellikle bir turuncu ceket olayım vardı, ilk işe girdiğim yıllarda aldığım ancak bir süre sonrasında yıllar boyunca giymediğim turuncu ceketim.

Nasıl bir tutmadır ki elim gitmedi onu vermeye. Çok komikti, önce gidecek eşyaların arasına koyuyordum sonra da ‘yok yok bunu ben giyerim’ diyerek tekrar dolaba asıyordum. O anda fark ettim ki aslında bırakamadığım ceket değildi! Bir yandan değişim istiyordum hayatımda, bir yandan da aslında değişime direniyordum, tutuyordum.

Düşündüm, değişim istiyorsak hayatımızda değişimin kendisi olmalıyız diyerek sevgiyle benim turuncu ceketi verilecek eşyaların arasına koydum. Aslında verdiğim şey yalnızca bir eşya değildi, aynı zamanda tutunduğum anılarım, artık ihtiyacım olmayan duygularımdı da.

Sonrasında ne mi oldu derseniz o boşalan askıya yeni bir kıyafet geldi, yani değişti, yani küçük gibi gördüğümüz bir adım değişimin başlamasına neden oldu, yani istediğim değişime doğru adım adım yürümeye başladım. Tuttukça aslında nasıl kendimi kısıtlıyor olduğumu gördüm. Bıraktım, elimi açtım ve bıraktım…

Sonrasında zamanla sıra duygularıma, yaşadığım olumsuz olaylar sonucu oluşan unutamadığım, bırakamadığım olumsuz duygularıma geldi. Unutmak demek benim için sanki kalemin yere düşmesi anlamına geliyordu. Ancak illa ki canımın yanmasına gerek olmadığını anlamıştım bir kere. İnsanları affedemediğim sürece, o olumsuz duyguya bağlı kaldığım sürece yine özgür olamayacaktım. Bırakmalıydım ama nasıl? Bu noktada elimi açtığım gibi kalbimi açmam gerektiğini fark ettim. Kalbimi açtım, kalbimi sevgiye açtım ve bıraktım…

Sonra imajlarım, tutunduğum, bırakamadığım Nurdan imajlarındaydı sıra. Kendi zihnimde kendi kendime ve toplumun da desteği ile yarattığım bir sürü imajım vardı. ‘Nurdan ……….’dır’ ların hepsini düşündüm. Nurdan mükemmeldir, Nurdan başarılıdır, Nurdan çok düzenlidir, Nurdan ağlamaz vs… Kendimiz ile ilgili düşündüğümüz her şey bir imajdır.

Herhalde bu hayatta insanın kendi imajlarını bırakması kadar da zor bir şey yoktur. Çünkü imajlarından tamamen sıyrılabildiğinde asıl olan kendini, özünü görüyorsun, asıl kendin olabiliyorsun! Bunun için de zihnimde imajlarımı bırakabilmem gerekiyordu, elimi açtığım gibi burada da zihnimi açmam gerektiğini fark ettim. Zihnimi açtım ve bıraktım…

Ben kendimi açtıkça yaşam da bana güzelliklerini açmaya başladı. Bıraktıkça çoğalmaya başladım! Yolculuğum devam ettiği sürece de elimi, zihnimi, kalbimi sonsuz güzelliklere açmaya devam edeceğim.

Nurdan Acar

Gerçek özgürlük nedir

She and Girls Yaz 2019 Sayısı Gençlik Dergisi Girls Hediyesiyle Dergiliklerde!

SHE AND GIRLS BAHAR 2024