Nefesinizle Yenilenin

Danışanlarının içsel yolcuklarını bulmalarına, bu yolculuğun getirdiği huzur ve yenilenmelerinin önemini vurgulayan, Yaşam Koçu Meltem Mergen ile röportaj gerçekleştirdik. Meltem Mergen Yaşam Koçu

She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.

Instagram Hesabımız

Unutmayın, her nefesinizle yenileniyorsunuz!

Röportaj: Banu Çelik

Meltem Mergen She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Mayıs 2025

Yaşam koçluğu ve nefes terapisi alanına nasıl adım attınız? Sizi bu yolculuğa yönlendiren neydi?

Üniversitede çalıştığım yıllarda öğrenci koçluğu yapmam ile başladı aslında. 14 yıl boyunca akademik anlamda öğrencilerime koçluk desteği sağladım. Sonrasında Yaşam Koçluğu ile tanıştım. Üniversiteden ayrıldığım dönemde hayatım o kadar değişmişti ki, kendimi bir arayışın içinde buldum. Nasıl bir yolculuk ile yoluma devam etmeliydim, kafamda hep bu soru vardı…

Bu arayışın içinden şu anki yolculuğum doğdu. Uzun yıllar boyunca hayatın koşuşturması içinde “başarı”, “yeterli olmak”, “kontrol etmek” gibi kavramların peşinden koştum. Dışarıdan her şey yolundaydı ama iç dünyamda eksik bir şeyler vardı. Yorulmuştum… Hem zihinsel hem ruhsal olarak. O dönemde pek çok eğitim aldım. Bunlar arasında en çok beni kendine çeken Astroloji, Nefes Koçluğu, Kuantum ve NLP alanındaki eğitimlerim oldu.

O noktada kendime şu soruyu sordum: “Gerçekten ne istiyorum?”

İşte o soru, beni yaşam koçluğu ve nefes terapisiyle tanıştırdı. İlk önce kendi içsel yolculuğuma çıktım. Koçluk eğitimleri, nefes seansları, farkındalık çalışmaları derken, yavaş yavaş üzerimdeki katmanları soymaya başladım. Kendimi ilk defa duymaya ve hissetmeye başladım. En etkileyici an ise, bir nefes çalışmasında gözyaşları içinde “ben buradayım” diyebildiğim andı.

O içsel dönüşüm öyle güçlüydü ki… Paylaşmadan duramaz hale geldim. Başkalarına da dokunmak, aynı ışığı onların da içinde yakmak istedim. Çünkü biliyorum ki, insanın kendine dönüşü en güçlü iyileşmedir. Ve bazen sadece biri sana ayna tuttuğunda, yol görünür hale gelir.

Şimdi hem yaşam koçluğu hem de nefes terapisiyle bireylerin, o yolu bulmalarına, kendi merkezlerine dönüşlerine eşlik ediyorum. Bu bir meslekten çok daha fazlası benim için; bu, içimden geçen bir çağrıya yanıt vermek…

Meltem Mergen She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Mayıs 2025

Nefesin, fiziksel ve zihinsel sağlık üzerindeki en büyük etkileri nelerdir? Günlük hayatta bilinçli nefes almayı nasıl uygulayabiliriz?

Nefes, yaşamın temel kaynağıdır; ama çoğumuz bunun farkında bile değiliz. Günlük hayatın koşuşturmasında, nefes almak bir otomatik süreç haline gelir ve genellikle zihnimiz başka şeylerle meşgulken, nefesimizi unuturuz. Oysa nefes, bedensel ve zihinsel sağlığımızı doğrudan etkileyen, son derece güçlü bir araçtır.

Fiziksel sağlık açısından nefesin etkileri oldukça derindir. Derin ve yavaş nefes almak, oksijenin vücuda daha verimli bir şekilde dağılmasını sağlar. Bu, kalp atış hızını düzenler, kan basıncını düşürür ve genel enerji seviyemizi artırır. Ayrıca, doğru nefes almayı öğrenmek, vücuttaki kas gerilimini azaltır, stresin etkilerini hafifletir ve sindirim sistemini iyileştirir. Çünkü nefesin vücudumuzda yarattığı denge, her organın daha verimli çalışmasına yardımcı olur.

Zihinsel sağlık açısından ise nefes, bir dönüştürme gücüne sahiptir. Nefesin bilinçli şekilde yönlendirilmesi, stresin, kaygı ve depresyonun etkilerini büyük ölçüde azaltabilir. Derin nefes almak, sinir sistemini sakinleştirir, zihni netleştirir ve duygusal dengeyi artırır. Zihinsel bir boşluk yaratır, böylece anı yaşamak daha kolay hale gelir ve düşüncelerimiz daha net bir şekilde şekillenir.

Bilinçli nefes almak, günlük hayatın bir parçası olmalı. Bunu yapmanın en basit yollarından biri, birkaç dakika boyunca derin ve yavaş nefes almak ve bu anı sadece nefesimize odaklanarak geçirmek. Birkaç saniye boyunca derin nefes alırken, nefesin bedenimize nasıl girdiğini ve çıktığını gözlemlemek, zihni sakinleştirir ve bedene huzur getirir. Günlük hayatımızda bu pratiği uygulamak, örneğin; sabah kalktığınızda ya da akşam yatmadan önce sadece 5 dakika ayırarak, stresin ve gerginliğin etkilerini ortadan kaldırır. Aynı zamanda çalışma arasında kısa nefes egzersizleri yaparak verimliliği artırabilirsiniz. Zihni fazla düşünceden arındırmak, bizi anın içinde tutar ve her anı daha anlamlı kılar.

Sonuç olarak nefes hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımızın temeli olup, kendimize ayıracağımız küçük nefes molaları, yaşam kalitemizi ciddi şekilde yükseltebilir. Ne kadar basit olsa da nefes almayı doğru şekilde yapmak, yaşam enerjimizi doğrudan artıracak bir adımdır.

Unutmayın, her nefesinizle yenileniyorsunuz!

Meltem Mergen She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Mayıs 2025

Danışanlarınızın en sık karşılaştığı içsel engeller neler? Bunları aşmalarına nasıl yardımcı oluyorsunuz?

İçsel engeller, çoğu zaman kendimizle ilgili farkında olmadığımız, derin kökleri olan inançlar ve düşünce kalıplarından beslenir. Danışanlarımın karşılaştığı en sık içsel engellerin başında yetersizlik duygusu, korkular, değersizlik hissi ve mükemmeliyetçilik gelir. Bu engeller, kişinin kendine olan güvenini sarsar, potansiyelini gerçekleştirmesini engeller ve harekete geçmesini zorlaştırır. Her biri, genellikle geçmiş deneyimlerin, travmaların ya da toplumun dayattığı kalıpların bir yansımasıdır.

Yetersizlik duygusu, insanların genellikle kendilerini başkalarıyla kıyasladıkları, “yeterince iyi değilim” inancıyla kendilerini sınırladıkları bir engeldir. Bu, kişiyi hem kişisel hem profesyonel anlamda duraklatır. Korkular, bilinçaltındaki kaygılardan kaynaklanır; başarısızlık korkusu, bilinmeyenden korkma, hatta başarıyı hak etmeme korkusu… Bu duygular, kişiyi hep temkinli olmaya zorlar ve risk almasını engeller.

Bir de mükemmeliyetçilik var. Kendini sürekli olarak mükemmel olma zorunluluğu içinde hisseden insanlar, çoğu zaman harekete geçmekten korkarlar. Çünkü her şeyin “tam” olmasını beklerler ve bu da onları sürekli bir erteleme döngüsüne sokar. Ayrıca, değersizlik hissi de çok yaygın bir içsel engeldir; bu his, bireyin kendini dışarıdan gelen eleştirilere ve toplumun beklentilerine göre şekillendirmesiyle büyür.
Peki, bu içsel engelleri aşmalarına nasıl yardımcı oluyorum? İlk adım, farkındalık yaratmaktır.

Danışanlarımın, bu engellerin farkına varmalarını ve bu düşünce kalıplarının onların gerçeği olmadığını anlamalarını sağlıyorum. Birçok kişi, bu engelleri içselleştirir ve bu düşünceleri gerçek olarak kabul eder. Oysa bu düşünceler, sadece geçmişin ya da çevrenin bir yansımasıdır. Onları bu kalıplardan özgürleştirmek, dönüşümün ilk adımıdır.

Sonraki adım ise zihinsel yeniden yapılandırmadır. Kişinin kendine olan inancını güçlendirmek için, olumlu iç konuşmalar ve yeni perspektifler geliştirmelerine yardımcı oluyorum. Korkuları ve kaygılarıyla yüzleşmelerini sağlıyor, bu duyguların onları engellemesine izin vermemeleri gerektiğini öğretiyorum. Ayrıca, minik adımlar atmalarını teşvik ediyorum. Mükemmel olmalarına gerek yok; önemli olan harekete geçmeleridir. Birçok kez, en küçük adımlar bile büyük değişimlerin habercisidir.

Sonuç olarak, danışanlarımın içsel engellerini aşmalarına yardımcı olmak, bir yolculuğa eşlik etmek gibidir. Onları, kendi potansiyellerine inanmaya ve cesaretle ilerlemeye teşvik etmek, en büyük ödülüm. Her engel, aynı zamanda bir fırsat sunar: Kendi gücünü keşfetme fırsatı!

Kendi yaşamını dönüştürmek isteyen biri, ilk olarak hangi adımları atmalı?

Yaşamını dönüştürmek isteyen biri için en önemli başlangıç noktası, kendi iç sesini gerçekten duymayı seçmesidir. Çünkü gerçek değişim, dış koşullarda değil, insanın iç dünyasında başlar. İlk adım, dışarıdan değil içeriden gelmelidir: “Ben artık farklı bir hayatı hak ediyorum” diyebilme cesaretiyle…

Çoğu zaman insanlar bir şeylerin eksik olduğunu hisseder ama neyin değişmesi gerektiğini tam olarak bilemez. Bu yüzden ilk olarak kişi kendine dönüp dürüstçe şu soruları sormalıdır:
“Ben gerçekten ne istiyorum?”
“Bugünkü hayatım bana ne hissettiriyor?”
“Şu an olduğum yerde kalmaya razı mıyım, yoksa değişime hazır mıyım?”

Bu sorularla gelen farkındalık, dönüşümün kapısını aralar. Ardından gelen en güçlü adım ise sorumluluğu üstlenmektir. Dış etkenleri suçlamak yerine, “Hayatımın direksiyonuna ben geçiyorum” diyebilmek, kişiyi pasif bir kurbandan aktif bir yaratıcıya dönüştürür. İşte o an, gerçek dönüşüm başlar.

Sonra, küçük ama kararlı adımlarla ilerlenir. Büyük değişimler büyük kararlarla değil, günlük farkındalıklarla ve sürdürülebilir alışkanlıklarla gerçekleşir. Örneğin; her sabah 5 dakika nefes çalışması yapmak, bir günlüğe duygularını yazmak ya da sadece “bugün kendime nazik olacağım” demek bile çok şeyi değiştirebilir. Çünkü bu küçük seçimler, kişinin kendine olan bağlılığını güçlendirir.

Ve belki de en önemlisi: sabır ve kendine şefkat. Dönüşüm, düz bir çizgi değil; inişleri, çıkışları, bazen geri dönüşleri olan bir yolculuktur. Bu yüzden kişinin kendine zaman tanıması, tökezlediğinde yeniden başlamaya izin vermesi gerekir.

Unutulmamalıdır ki, her insanın içinde olağanüstü bir potansiyel saklıdır. Yeter ki o ışığın yanmasına izin versin. Dönüşüm mucizesi, en beklenmedik anda, en küçük adımla başlar. Önemli olan, o ilk adımı atmaktır.

Meltem Mergen She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Mayıs 2025

Stres ve kaygıyla baş etmek için önerdiğiniz en etkili nefes teknikleri nelerdir?

Stres ve kaygı anlarında nefes, elimizdeki en güçlü ve erişilebilir araçtır. Çünkü nefes hem bedenle hem zihinle doğrudan iletişim halindedir. Doğru nefes teknikleriyle sinir sistemimizi dengeleyebilir, stres hormonlarını düşürebilir ve zihinsel berraklık sağlayabiliriz.

Benim özellikle önerdiğim birkaç etkili teknik var:

  1. 4-7-8 Nefesi
    Bu teknik hem bedeni hem zihni hızlıca gevşetir.
    • 4 saniye boyunca burundan nefes alın.
    • 7 saniye nefesi tutun.
    • 8 saniyede yavaşça ağızdan verin.
    Bu döngüyü 4-5 kez tekrar ettiğinizde, kalp ritminiz yavaşlar, beden sakinleşir ve zihinsel gerginlik çözülmeye başlar. Uyumadan önce, anksiyete anlarında ya da panik durumlarda oldukça etkilidir.
  2. Kutusal Nefes (Box Breathing)
    Özellikle zihinsel yoğunluk, baskı veya kriz anlarında ideal.
    • 4 saniye nefes al
    • 4 saniye nefesi tut
    • 4 saniye nefes ver
    • 4 saniye boş kal
    Bu teknik, zihin ve bedeni aynı anda dengeleyerek bir “denge kutusu” gibi çalışır. Özellikle askerî eğitimlerde ve stres yönetiminde sıklıkla kullanılır.
  3. Nadi Shodhana (Alternatif Burun Nefesi)
    Bu teknik sinir sistemini dengeler, zihinsel karmaşayı azaltır ve içsel uyumu destekler.
    • Sağ burun deliğini kapatın, sol burundan nefes alın.
    • Sol burnu kapatın, sağ burundan nefes verin.
    • Aynı yoldan geri alın, sonra sol burundan verin.
    Bu şekilde birkaç tur devam edebilirsiniz. Özellikle meditasyon öncesi, sınav ya da sunum öncesi uygulandığında çok etkilidir.
  4. Bilinçli Karın Nefesi (Diyafram Nefesi)
    Stres anında çoğumuz yüzeysel ve göğüsten nefes alırız. Oysa gerçek rahatlama, diyafram nefesiyle mümkündür.
    • Ellerinizi karnınıza koyun.
    • Nefes alırken karnınızın şiştiğini, verirken indiğini hissedin.
    Bu teknik, vagus sinirini aktive ederek parasempatik sinir sistemini devreye sokar — yani “dinlen ve iyileş” moduna geçersiniz.

Son olarak şunu hatırlatmak isterim: Nefes bir alışkanlıktır. Ne kadar düzenli uygularsanız, etkisi o kadar derinleşir. Günde sadece 5-10 dakikanızı bilinçli nefese ayırmak, stresle baş etmenin en doğal ve sürdürülebilir yoludur. Çünkü bazen dünyayı değiştiremezsiniz — ama nefesinizi değiştirerek, dünyaya nasıl tepki verdiğinizi değiştirebilirsiniz.

Meltem Mergen She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Mayıs 2025

Günümüzde birçok kişi tatminsizlik ve motivasyon eksikliği yaşıyor. Bu konuda nasıl bir yol haritası önerirsiniz?

Günümüzde birçok insan, görünürde “her şeye” sahipken bile içsel bir boşluk hissiyle yaşıyor. Bu tatminsizlik, çoğu zaman yanlış hedeflere yönelmekten, başkalarının hayatıyla kendimizi kıyaslamaktan ve kendi öz benliğimizle bağlantımızı kaybetmekten kaynaklanıyor. Motivasyon eksikliği ise bu içsel tatminsizliğin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkıyor.

Peki bu döngüyü kırmak için nasıl bir yol haritası izlenebilir?

  1. Dur ve Dinle
    İlk adım, sürekli koşmaktan vazgeçip bir an durmaktır. Gerçekten ne hissediyorsunuz? Ne sizi heyecanlandırıyor ne sizi tüketiyor? Sessizlik içinde kendinizle buluşmadan ne istediğinizi anlayamazsınız.
    Günde sadece 10 dakika bile olsa, iç sesinize alan tanıyın.
  2. Gerçek Tatmini Tanımla
    Toplumsal başarı tanımlarından değil, kendi kalbinizden çıkan cevaplara odaklanın:
    • “Ne yaparken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum?”
    • “Benim için anlam ne demek?”
    Gerçek tatmin, başkalarının alkışından değil, kendi iç huzurunuzdan gelir.
  3. Küçük Başlangıçlar Yapın
    Motivasyon, çoğu zaman harekete geçtikten sonra gelir. Dev adımlar değil, küçük ve sürdürülebilir alışkanlıklarla başlamak önemli:
    • Her sabah kendinize 5 dakikalık niyet zamanı ayırmak
    • Haftada bir sizi gerçekten mutlu eden bir aktivite yapmak
    • Sosyal medyada değil, kendi değerlerinizde var olmayı seçmek
  4. Anlam ve Katkı Yaratın
    İnsan ancak bir şeye katkı verdiğinde gerçekten canlı hisseder. Küçük bir iyilik, anlamlı bir konuşma, birine ilham olmak…
    Kendinize şunu sorun: “Bugün bir başkasının hayatında nasıl bir fark yaratabilirim?”
    Bu tür katkılar, insanın içsel tatminini besler ve motivasyonu kalıcı hâle getirir.
  5. Kendinle Bağ Kurmayı Öğren
    Meditasyon, nefes çalışmaları, doğa yürüyüşleri, yazı yazmak… Bunların hepsi kişinin kendine dönüş yollarıdır.
    Unutmayın, en büyük motivasyon dışarıda değil, içinizdedir. Ancak kendinizle gerçek bağ kurduğunuzda, sizi neyin doyurduğunu ve ne için yaşadığınızı anlayabilirsiniz.

Son olarak şunu söylemek isterim:
Tatmin ve motivasyon, ulaşılacak bir hedef değil; sürdürülecek bir içsel duruş halidir. Bunun için illa büyük değişimlere gerek yok. Küçük ama bilinçli adımlar, zamanla büyük içsel devrimler yaratır. Kendinize dönün, çünkü cevabınız zaten içinizde.

Meltem Mergen She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Mayıs 2025

Nefes terapisi ile kişisel farkındalık ve özgüven nasıl artırılabilir?

Nefes, sadece yaşamın değil; aynı zamanda farkındalığın ve özgüvenin de temelidir.
Nefes terapisiyle çalışmaya başladığınızda aslında kendinizle, bedeninizle ve duygularınızla kurduğunuz ilişki köklü bir şekilde dönüşmeye başlar. Çünkü çoğumuz farkında olmadan yüzeysel, sınırlı ve baskı altında nefes alıyoruz. Ve nasıl nefes alıyorsak, aslında öyle yaşıyoruz.

  1. Farkındalığın Kapısı: Nefes
    Nefes terapisi, kişiyi *“şu an” *a getirir. Zihin geçmişte ya da gelecekte gezinirken, nefes daima şu andadır. Nefese odaklandıkça kişi dış gürültülerden uzaklaşıp kendi iç sesini duymaya başlar. Bu da zihinsel karmaşayı azaltır ve gerçek ihtiyaçları görmeye alan açar.
    Farkındalık arttıkça kişi, otomatik tepkiler yerine bilinçli seçimler yapmaya başlar. Bu da yaşam kalitesini doğrudan etkiler.
  2. Özgüvenin Temeli: Bedenle Temas ve Güvende Hissetmek
    Nefes, sinir sistemimizle doğrudan bağlantılıdır. Derin, tam ve serbest nefes almak; bedenimize “güvendesin” mesajı verir.
    Bir kişi, bedeninde güvenli hissetmeye başladığında doğal olarak dik durur, ses tonu değişir, karar alma gücü artar.
    Özgüven; dış onaydan değil, bedenle kurulan derin bir güven ilişkisinden doğar.
    Nefes terapisi sayesinde kişi kendi iç kaynaklarına temas eder, duygularını bastırmak yerine onları duyup dönüştürmeyi öğrenir.
  3. Duygusal Tıkanıklıkları Serbest Bırakmak
    Bastırılmış duygular, bedende ve nefeste blokaj olarak birikir. Bu blokajlar kişinin kendini ifade etmesini, ilişkiler kurmasını ve risk almasını engeller.
    Nefes terapisiyle bu bastırılmış enerjiler serbest bırakıldıkça kişi daha hafif, daha net ve daha güçlü hisseder.
    İçsel yükler azaldıkça, kendilik değeri yükselir. Çünkü artık kişi geçmişin zincirlerinden değil, öz benliğinin gücünden beslenir.
  4. Kısacası:

Nefes terapisi, sadece daha iyi nefes almak değil; daha gerçek, daha cesur ve daha kendin gibi yaşamak demektir.
Nefes açıldıkça, içsel alan genişler. Bu genişlik içinde ise farkındalık, özgüven ve içsel huzur doğal olarak filizlenir.

Meltem Mergen She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Mayıs 2025

Yaşam koçluğu sürecinde en çok zorlandığınız ve en çok keyif aldığınız anlar neler?

En Çok Zorlandığım Anlar:
Danışanın kendine olan inancının çok düşük olduğu, “Ben yapamam” inancına sıkı sıkıya tutunduğu anlar.
Bazen kişi hayatında o kadar çok “yetersizlik mesajı” biriktirmiş oluyor ki, o kalıpları kırmak uzun bir zaman alabiliyor. İşte bu noktada sabırlı olmak, o kişinin kendi ışığını görene kadar ona kendi gözlerimle bakmak zor ama çok önemli bir görev.

Aynı zamanda bazı danışanlar, konfor alanlarından çıkmaktan korktukları için kendi içsel direnişleriyle yüzleşmek istemeyebiliyorlar. O zamanlar, süreci yavaşlatabiliyor.
Ama biliyorum ki herkesin kendi zamanlaması var. Ve o dönüşüm anı geldiğinde, her şey değişiyor.

En Çok Keyif Aldığım Anlar:
Danışanımın gözlerinin içinin parladığı o an… O “fark ettim!” dediği o büyülü an…
Bir şey değiştiğinde değil, bir şey fark edildiğinde dönüşüm başlıyor.
Bir danışan ilk kez kendi iç sesini duyduğunda, kendi değerini hissettiğinde ya da geçmişte taşıdığı bir yükü bıraktığında — işte o an kalpten kalbe bir bağ kuruluyor.

En çok da kendi gücünü fark edip adım atmaya başladıklarında keyif alıyorum.
Küçük bir alışkanlığı bile değiştirdiklerinde, bana attıkları bir mesaj, söyledikleri bir cümle bazen günümü aydınlatabiliyor: “Bunu eskiden yapamazdım ama artık yapabiliyorum.” İşte o zaman içimden şöyle diyorum: “İyi ki bu yoldayım.”

Bu yol kolay değil ama çok anlamlı.
Hem kendi iç dünyama hem de başkalarının içsel evrenlerine birer yolculuk yapıyorum. Ve bu yolculukta en güzel anlar; yavaş yavaş ama köklü şekilde dönüşen hayatlara tanıklık etmek oluyor.
Kendi rutinlerinizde ve hayatınızda uyguladığınız vazgeçilmez alışkanlıklarınız var mı?
Kesinlikle var. Çünkü biliyorum ki dönüşüm önce kendimizde başlar. Danışanlarıma söylediğim her şeyin ilk uygulayıcısı ben olmalıyım. Bu yüzden kendi iç dünyamla olan bağımı güçlü tutmak için hayatımda vazgeçemediğim bazı günlük ritüellerim ve alışkanlıklarım var.

Güne Sessizlikle Başlamak
Sabahları ilk işim telefona bakmak ya da koşturmaya başlamak değil.
Gözümü açtığım anda derin bir nefes alırım ve “Bugün nasıl hissediyorum?” diye kendime sorarım. Ardından en az 10 dakikalık bir sessizlik pratiğim var. Bazen meditasyon, bazen sadece nefese odaklanmak… Bu zaman dilimi, günümün yönünü belirliyor.

Yazmak – İç Dünyamla Buluşmak
Her gün olmasa da sık sık günlük tutarım. İçimde birikenleri, sezgilerimi, hissettiklerimi yazarım. Bu hem zihnimi boşaltır hem de duygularımı daha sağlıklı yönetmemi sağlar.
Yazmak, benim için içsel bir aynaya bakmak gibi.

Doğa ile Temas
Ne kadar yoğun olursam olayım, doğayla bağlantıda olmak benim için bir ihtiyaç. Bu bazen 10 dakikalık bir balkon molası, bazen bir yürüyüş. Ayaklarım toprağa değdiğinde tüm bedenim “şimdi ve burada ”ya döner.

Nefes Pratikleri
Gün içinde bedenim gerginleştiğinde, stres ya da kaygı hissettiğimde hemen birkaç dakikalık nefes çalışmaları yaparım. Özellikle 4-7-8 nefesi ya da kutu nefesini sık kullanırım. Bu, duygusal olarak merkezde kalmamı sağlıyor.

Şükran Ritüeli
Günün sonunda, o gün neyin iyi hissettirdiğini kendime hatırlatırım. Bazen yazarım, bazen sadece içimden geçiririm.
Şükran duygusu, hayatımın enerjisini yükselten en sade ama en güçlü alışkanlık.

Bu alışkanlıklar hayatımı “mükemmel” yapmıyor, ama daha bilinçli, daha merkezli ve daha anlamlı kılıyor. Her biri benim için bir tür içsel pusula gibi. Kaybolduğumu hissettiğimde bana yol gösteriyor.

Gelecek planlarınız arasında hangi projeler veya çalışmalar var?
Uzun yıllar Sanat Tarihi alanında yaptığım akademik çalışmalarımı bugünkü deneyimlerim ile birleştirmek istiyorum aslında. Sanat tarihi benim için yalnızca görsel estetiğin değil, insan ruhunun ve kolektif bilinçaltının izini sürebildiğimiz en derin alanlardan biri. Geçmişte yaptığım sanat tarihi araştırmaları ve çalışmalar, bugün yaşam koçluğu ve nefes terapisi alanında yürüdüğüm yolda bana çok güçlü bir temel oluşturdu.
Çünkü her sanat eseri, her dönem, insanın içsel yolculuğuna dair evrensel bir hikâye anlatır. Ve ben artık bu kadim bilgiyi bugünün içsel dönüşüm ihtiyaçlarıyla birleştirmek istiyorum.

Sanatla İçsel Dönüşüm Atölyeleri
Gelecekte hayata geçirmeyi planladığım en heyecan verici projelerden biri, sanat tarihi üzerinden bireyin kendi içsel yolculuğunu keşfetmesini sağlayan atölyeler olacak. Barok dönemin yoğun duygusallığını, Rönesans’ın yeniden doğuş temasını, Empresyonizm’in an’da kalma vurgusunu ya da modern sanatın içsel özgürlük arayışını nefes ve farkındalık pratikleriyle birleştirerek sunmayı hedefliyorum. Her atölye, bir sanat akımı ya da sanatçının içsel sesi üzerinden bireyin kendini keşfetmesine alan açacak.

Sanat Tarihi Temelli Rehber Kitap
Uzun vadede, sanat tarihindeki dönemleri ve eserleri; psikoloji, mitoloji ve nefes terapisiyle birleştiren bir kitap yazmak istiyorum. Bu kitap bir yandan tarihsel bilgi sunarken, bir yandan da okuyucunun kendi iç dünyasına sanat üzerinden ayna tutmasını sağlayacak. Örneğin bir Botticelli tablosu üzerinden “yeniden doğmak”, Caravaggio’nun ışık-gölge oyunlarıyla “kendi karanlığıyla yüzleşmek” gibi bölümler olacak.
Sanat burada yalnızca bilgi değil, bir iyileşme dili hâline gelecek.

Mitolojik & Astrolojik Arketiplerle Sanatsal Yorumlar
Sanat tarihindeki pek çok eser, mitolojiyi ve astrolojik arketipleri de içinde barındırır. Bu yüzden bu üç alanı birleştiren içerikler üretmek istiyorum. Örneğin, doğum haritasındaki bir gezegen konumunu, bir mitolojik figür üzerinden ve o figürün temsil edildiği sanat eserleriyle birlikte ele alan bireysel analizler ya da grup çalışmaları planlıyorum. Bu da katılımcıların sadece zihinleriyle değil, ruhlarıyla bağlantı kurmalarını sağlayacak.

Sanatla Meditasyon ve Nefes Serileri
Bir başka hedefim de sanat eserlerini birer meditasyon kapısı gibi kullanmak.
Bir tabloya bakarken nefesle bedende hissettiklerini fark etmek, o eserin temasını içselleştirmek, duyguları sanat aracılığıyla dönüştürmek… Bu yöntemle hem sanata hem de kendine bambaşka bir gözle bakmak mümkün.

Kısacası; sanat tarihindeki derinliğin, bugünün içsel dönüşüm yolculuğuna yön verebileceğine gönülden inanıyorum. Ve bu inançla, sanatın iyileştirici ve farkındalık yaratan gücünü daha geniş kitlelere ulaştıracak projeler hayata geçirmeye hazırlanıyorum.

İletişim: Meltem Mergen
Tel: 05455660086
Mail: info@meltemmergen.com
Adres: 2003 Sokak 31/A İskele Mah. Urla İzmir

Meltem Mergen Yaşam Koçu

She and Girls İlkbahar 2025 Sayısında Neler Var?

Alegra Benardete: “Nefes ve İyi Yaşam Yolculuğu”

Burcu Kartoz: “Üretkenliği Hayatınıza Odaklayın”

Yasemin Yeni: “Güzellik Dış Görünüşle Sınırlı Değildir”

Aylin Tunç: “Yoga Dini Bir Ritüel Değildir.”

Pınar Yazıcı: “Yaşam Amacınızın İzini Sürün”

Funda Alkan’dan “Güllerim Soldu”

Deniz Çakan: “Doğum Haritası Navigasyona Benzer”

Duygu Altuğ: “Rengine Güven Kuralları Yık!”

Arzu Yazıcı: “Her Eserim İzleyiciyle Bağ Kuruyor”

Merve Akçıl: “Tatlı Tüketerek Kilo Vermek Mümkün”

Aslı Sapmaz: “Yoga Zihni Kontrol Etme Sanatıdır”

Aleyna Aras: “Modellik Bir Sanat Biçimidir”

Özlem Kaptan: “Geçmişin Gölgesinde Yaşamayın”

Aycan Vatansever: “Harekete Geçmeye Hazır Olun”

Elif Melek Dursun Avcı: “Beslenmede Bir Doğru Yoktur”

Didem Yıldırım: “Obeziteyi Hastalık Olarak Kabul Etmeliyiz”

Selde Övgüm Değirmenci: “Doğru Nefesle Güçlü ve Huzurlu Ol”

Elif Sarıkaya: “Aşkın Yusuf Hali”

SHE AND GIRLS DERGİ