“Zor zamanlar, sizin aslında ne kadar güçlü olduğunuzu gösterir. Kendinize nazik olun; her adımda, her nefeste, sıkıntılarınızı anlamak ve kabullenmek önemlidir. Kendinize vereceğiniz bu destek, içsel güçlerinizi açığa çıkaracaktır.” Elif Akyasan Kahraman Psikolog İstanbul
She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.
Psikolog Elif Akyasan Kahraman tek bir paragraf ile ruh sağlığımızın yönetimini kontrol edebileceğimizi belirtiyor. İç güçlerin açığa çıkması ile kabullenmenin önemini vurgulayan Elif Hanım ile psikolojiye dair her şeyi konuştuk.
Unutmayın ki; yaşadığımız her şey bir süreç ve süreçler geçicidir. Hiçbir duygu, acı, üzüntü, hayal kırıklıkları kalıcı değildir.
Röportaj: Banu Çelik

Elif Akyasan Kahraman She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Ağustos 2025
Öncelikle sizi tanıyarak başlayalım. Elif Akyasan Kahraman kimdir? Psikolojiye olan ilginiz nasıl başladı ve bu alanda uzmanlaşma süreciniz nasıl ilerledi?
Herkese merhabalar, ben Uzman Klinik Psikolog Elif Akyasan Kahraman. Marmara üniversitesi İngilizce psikoloji lisans bölümü mezunuyum. Daha sonra ise klinik psikoloji alanında yüksek lisansımı tamamlayarak meslek hayatımda kendi kliniğimde danışmanlık hizmeti vermekteyim.
Psikoloji alanına ilgim henüz çocukken şekillendi ve bu doğrultuda meslek hayatına geçmeden birçok kurum ve derneklerde aktif rol oynadım. Meslek hayatıma geçiş yaptığımda ise bu aktifliği bizzat kliniğimde danışanlarımla çalışmaktan hariç, seminerlere ve kongrelere taşıdım. Birçok farklı psikolojik vakalar üzerinde çalıştım. Çok sevdiğim ekibim ile sürekli kendini geliştirmeyi amaçlayan bir kurumuz. Bu benim resmi kimliğim. Tabii bir de mizaç olarak tanıtmam gerektiğini düşünüyorum.
Samimi ortamlar bana kendimi iyi hissettirir ve mesleğim sebebiyeti ile empati kurma yeteneğimin ileri boyutta olduğunu söyleyebilirim. Sınırlarımı koruyarak yapıcı olmak ve sürekli kendimi geliştirmeyi amaçlamak öncelikli hedeflerimdir. Mümkün olduğunca farkındalığı artırmak için çabalayan bir yapıya sahibim ve farklı yapıları ve kültürleri önemserim. Benim bütünümü de bunun oluşturduğuna inanıyorum.

Elif Akyasan Kahraman She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Ağustos 2025
Klinik psikoloji ile psikiyatri zaman zaman karıştırılabiliyor. Bu iki alanın farklarını ve nasıl birbirini tamamladığını bize kısaca anlatır mısınız?
Evet bu iki meslek alanı sıkça birbiriyle karıştırılıyor. Danışanlarımızın çoğu bize başvurduğunda genelde, “buraya mı gelmeliyim yoksa psikiyatriye mi gitmeliydim bilemedim” ifadelerini kullanıyor. Aslında iki alanda farklı eğitim süreçlerinden geçen ve farklı yetkinliklere sahip olan uzmanları tanımlar. Kısaca tanımlamam gerekirse; klinik psikologlar, insanların duygusal ve zihinsel sorunlarıyla ilgilenen uzmanlardır. Zihin sağlığı hakkında derin bir bilgiye sahipler ve çeşitli terapilerle (mesela konuşma terapisi, oyun terapisi gibi) insanlara yardımcı olurlar. Ama ilaç yazamazlar, tedavide ilaç kullanması gerekiyorsa, başka bir uzmandan yardım almaları gerekir.
Psikiyatristler ise bir doktor gibi eğitilmiş uzmanlardır. Öncelikle tıp okumuşlar, ardından ruh sağlığı alanında uzmanlaşmışlardır. Hem terapi yapabilirler hem de ihtiyaç olduğunda ilaç yazabilirler. Yani bazen hastanın hem konuşma terapisine ihtiyacı vardır hem de ilaç kullanması gerekebilir.
Peki birbirlerini nasıl tamamladıklarını düşündüğümüzde ise unutmayın ki iş birliği esastır. Bu iki alan birbirine rakip değil aksine birbirini tamamlayan ortaklardır. Kişi ruhsal bir sorun yaşıyorsa, ilk önce psikiyatrist durumu değerlendirir. Eğer ilaç gerekiyorsa, onu yazar. Ardından, bu kişi terapi almak istiyorsa, klinik psikoloğa yönlendirilir.
Bu iş birliği sayesinde, hastalar daha kapsamlı ve etkili bir tedavi alabilirler. Örneğin, depresyonu olan bir kişi hem ilaç kullanabilir hem de düzenli olarak terapilere katılabilir. Böylece, yaşadığı sorunlar üzerine derinlemesine çalışılabilir. Sonuç olarak, her iki alan da ruhsal sağlığı geliştirmeye yardımcı olur, ama yöntemleri ve bakış açıları farklıdır. Tek başlarına ya da birlikte hastalara destek olurlar.

Elif Akyasan Kahraman She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Ağustos 2025
Özellikle günümüzde artan kaygı bozuklukları ve depresyon gibi sorunlarla ilgili olarak danışanlarınızda gözlemlediğiniz ortak temalar neler?
Bu çok önemli bir soru… Günümüzde kaygı bozuklukları ve depresyon gibi sorunlar, birçok insanın hayatında yer alıyor. Danışanlarımda gözlemlediğim bazı ortak temalar şunlar;
Belirsizlik, stres, zaman yönetimi ve sosyal medya etkisi. Belirsizlik, günümüzde hayatın her alanında karşımıza çıkıyor ve derin bir kaygı problemi yaratabiliyor. Özellikle ise gelecek kaygısını müthiş derecede artırıyor. Günümüzde; iş hayatında, sosyal ilişkilerde ve özellikle duygusal ilişkilerde çok fazla belirsizlik yaşadığımızda kaygı ve depresyon paralel anlamda artış gösterebiliyor. Stres ve zaman yönetimi alanında ise; neredeyse gündelik hayatımızda karşılaştığımız çoğu şey artık birer stresör. İnsanlar dengesini sağlamakta zorlandıkları için kaygı düzeyleri artabiliyor.
Karşılaştığımız en yaygın problemlerden biri ise sosyal medya etkisi. Dengeli ve sağlıklı kullanılmadığı takdirde avantajları kadar dezavantajları da var. Müthiş bir manipülatör aracı. İnsanların kendilerini başkalarıyla karşılaştırmasına neden oluyor. Bu da düşük özsaygı ve kaygı duygularını tetikliyor. Danışanlarım sıklıkla sosyal medya üzerindeki olumsuz deneyimlerini dile getiriyorlar.

Elif Akyasan Kahraman She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Ağustos 2025
Instagram’da yaptığınız paylaşımlar psikolojik farkındalığı artırma açısından oldukça kıymetli. Sosyal medyayı bu amaçla nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle Instagram kullanmayı ve oradan bilgi aktarımı sağlamayı çok seviyorum. Birçok insan bizlere oradan ulaşabiliyor. Sosyal medya, günümüzde psikolojik farkındalığı artırmak için güçlü bir araç haline geldi. Özellikle Instagram gibi platformlar, bilgiye ulaşımı kolaylaştırırken aynı zamanda toplumsal kaygıları paylaşıp tartışabilmemizi sağlıyor. Yapmış olduğum paylaşımları, ruh sağlığına dair tabuları yıkmak ve psikolojik konulardaki farkındalığı artırmak amacıyla oluşturuyorum. Bu paylaşımlar sayesinde, bireylerin yalnız olmadıklarını hissetmelerini sağlamayı ve kendilerine yönelik olumsuz düşüncelerle başa çıkma yöntemleri sunmayı hedefliyorum.
Aynı zamanda, ruh sağlığına dair doğru bilgiler paylaşarak yanlış bilgilendirmelerin önüne geçmeye çalışıyorum. Sosyal medya, toplumda farkındalık yaratmanın yanı sıra, insanlar arasında destekleyici bir toplum oluşturarak dayanışmayı artırma potansiyeline sahip. Bu nedenle, sosyal medyayı etkili bir biçimde kullanarak, psikolojik sağlığı daha görünür kılmanın ve bu konudaki bilinçlenmeyi artırmanın önemli olduğunu düşünüyorum.

Elif Akyasan Kahraman She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Ağustos 2025
Kadınlar size en çok hangi konularda başvuruyor? Toplumda kadın olmanın getirdiği psikolojik yükler konusunda neler gözlemliyorsunuz?
Kadın danışanlarım, genellikle kaygı, depresyon, ilişki problemleri ve özsaygı konularında başvuruyorlar. Son dönemlerde artan kadın cinayetleri, toplumda derin bir kaygı ve güvensizlik hissi yaratmış durumda. Kadınların yaşam haklarının ihlal edilmesi, birçok kadın danışanımda yalnızca korku değil, aynı zamanda adaletsizlik duygusu da uyandırıyor.
Bu durum, özellikle kadınlar için sürekli bir tehdit hissine neden oluyor ve ruhsal sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Dolayısıyla, insanların sosyal ilişkilerini, günlük yaşamlarını ve hatta kendi güvenlik algılarını derinden sarsıyor. Kaygı bozuklukları ve depresyon gibi ruhsal sorunların artışında, bu tür travmatik olayların etkisi yadsınamaz. Toplumumuzda kadın olmanın getirdiği psikolojik yükler, birçok kadının hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Mesela, toplumsal normlar ve beklentiler, kadınların kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olabiliyor. Çalışan kadınlar, iş yaşamında cinsiyet eşitsizliği ile başa çıkmaya çalışırken, aynı zamanda evdeki sorumluluklar ve sosyal baskılar arasında denge sağlamaya çalışıyorlar. Bu durum, stres ve tükenmişlik hissine yol açabiliyor.
Ayrıca, kadınlar sıklıkla kendilerine yönelik kısıtlayıcı düşünceleri ifade ediyorlar; mükemmel olma baskısı, başkaları tarafından onaylanma ihtiyacı gibi duygular, ruhsal sağlıklarını tehdit ediyor. Gözlemlerim, toplumsal duygular ve yaşanılan olaylar karşısında kadınların, destek arayışında olduklarını ve bu konuların ele alınmasıyla daha sağlıklı bir yaşam sürme isteği taşıdıklarını gösteriyor. Bu nedenle, kadınların psikolojik yüklerini anlamak ve onlara bu süreçte destek olmak oldukça önemli.

Elif Akyasan Kahraman She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Ağustos 2025
Ruh sağlığını korumak için günlük hayatın içinden uygulanabilir küçük ama etkili önerileriniz neler olurdu?
Her zaman danışanlarıma da söylediğim gibi, iş yoğunluğumuz çok fazla olabiliyor, hayatımızdaki sorumluluklarımız çok yoğun olabiliyor. Bu koşuşturmanın ve yoğunluğun arasında kendi ruh sağlığımız, sağlıklı, berrak bir zihin için kendimize alan açmalıyız. Öncelikle, düzenli fiziksel aktiviteye yer açmak güzel bir başlangıç olabilir. Mesela, sabah yürüyüşü yapmak veya evde basit egzersizler yapmak, ruh halinizi anında iyileştirebilir. Bir diğer önemli konu da meditasyon ya da mindfulness!
Günde sadece birkaç dakikanızı ayırarak zihninizi sakinleştirebilir, stres düzeyinizi azaltabilirsiniz. Eyleme geçtikçe ne kadar rahatladığınızı ve size iyi geldiğini keşfedeceksiniz. Aynı zamanda iyi bir beslenme düzenine de dikkat etmek şart. Omega-3 yağ asitleri içeren gıdalar ve taze meyveler, ruh halinize çok iyi gelecektir. Hobilerinize zaman ayırmayı unutmayın. Son olarak, doğayla buluşmak çok güzel bir terapi! Doğadayken hissettiğiniz huzur, ruh sağlığınız için önemli bir katkı sunuyor. Unutmayın, küçük değişiklikler büyük farklar yaratabilir. Gündelik yaşamınıza bunları entegre ederek, ruh sağlığınızı desteklemek mümkün.
Psikoterapi süreci hakkında birçok önyargı var. Bu sürecin aslında nasıl ilerlediğini ve ne tür kazanımlar sağladığını anlatabilir misiniz?
Psikoterapi süreci, çoğu zaman yanlış anlaşılan bir yolculuktur. Hiçbir şey katmıyor gibi gözükse de kazanımları oldukça fazladır. İlk olarak, sürecin amacı, bireyin kendini daha iyi anlaması ve duygusal zorluklarla başa çıkmayı öğrenmesidir. Terapi, genelde danışanın hissettiklerini, düşüncelerini ve yaşadığı zorlukları ifade edebileceği güvenli bir ortamda başlar. Bu, bireyin içsel dünyasına bir yolculuk yapmasını sağlar.
Terapi süreci, her seansta danışanın ihtiyaçlarına göre ilerler. Danışan, geçmiş deneyimlerini paylaşabilir, mevcut duygu durumunu tartışabilir ve gelecekteki hedeflerini belirleyebilir. Terapi, sadece sorunları çözmekle kalmaz; aynı zamanda bireyin kendini tanımasına, öz farkındalığını artırmasına ve sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirmesine de yardımcı olur. Bu çok önemli bir noktadır. Bu süreçte elde edilen kazanımlar oldukça çeşitlidir. Danışanlar, stresle başa çıkma, duyguları anlama ve yönetme, ilişkilerde sağlıklı iletişim kurma gibi konularda önemli ilerlemeler kaydedebilirler. Ayrıca, özsaygı ve özdeşlik duygusunu geliştirme fırsatı bulurlar. Kısacası, bir kişinin terapiye katılması, yalnızca bir sorunun üstesinden gelmek değil, aynı zamanda daha tatmin edici bir yaşam sürmek için gereken becerileri kazanmasını sağlar.
Sonuç olarak, psikoterapi bir tedavi süreci olmakla birlikte, aslında bireyin kendisiyle olan ilişkisini güçlendiren ve yaşam kalitesini artıran önemli bir deneyimdir. Tabii ki sürecin etkinliği, danışanın terapiste güven duyması ve açık bir iletişim kurmaya istekli olmasıyla da doğrudan ilişkilidir. Her danışan bizim için biriciktir. Kurduğumuz terapötik bağ ve duyulan güven bizim için çok önemlidir.
Kriz dönemlerinde (ayrılık, kayıp, iş stresi vb.) zihinsel dayanıklılığımızı güçlendirmek için hangi yöntemleri önerirsiniz?
Kriz dönemlerinde zihinsel dayanıklılık çok önemlidir. Bir kapı gibi düşünün bu süreci. Kapının ardında kendimizi kriz döneminde yaşadığımız olumsuz olaylara tamamen maruz bıraktığımızda büyük bir depresif kimlik fakat kapının diğer tarafında ise yaşadığımız olay her ne olursa olsun zihinsel dayanıklılığımı koruduğumuzda mental olarak daha güçlü bir ben, bizi karşılıyor. Bunu tamamen biz inşa ediyoruz. Zihinsel dayanıklılığımızı kriz dönemlerimizde güçlendirmek için bazı önerilerim var, bunları madde madde açıklamam gerekirse;
1-Duygusal İfade
Duyguların yazılı veya sözlü olarak ifade edilmesi önemlidir. Günlük tutmak veya bir sevdiğiyle hissettiklerini paylaşmak, birçok kişinin duygusal yükünü hafifletmektedir. Yaşadığımız olaylara direnç koymadan dışarı çıkarabilmek, aktarabilmek çok kıymetlidir.
2-Farkındalık ve Meditasyon
Bu kriz dönemlerinde bireylere, günlük yaşamlarında birkaç dakika mindfulness ya da meditasyon pratiği yapmalarını öneriyorum. Bu; stresle başa çıkmalarına ve zihinsel netlik kazanmalarına yardımcı olur.
3-Sosyal Destek
Aile ve arkadaşlarla iletişim kurmanın önemi büyüktür. Destek almak, yalnız hissetmeyi azaltır. Gerekirse bir terapiste yönlendirme yapmak da yararlı olabilir.
4-Pozitif Düşünme
Olumlu düşünceyi teşvik eden kaynaklar (kitaplar, videolar vb.) önerim. Bireylerin kendi hedeflerini belirleyerek küçük adımlarla ilerlemeleri oldukça önemlidir. Sadece kitaplar ve videolar değil pozitif düşünen insanların yanınızda olması da önemlidir. Negatif düşünceye sizi yönlendiren insanlardan uzak durmak ruh sağlığınız için sağlıklı olacaktır.
5-Kendine Şefkat
Bireylerin zor zamanlarının geçici olduğunu hatırlamalarını sağlamak ve kendilerine nazik olmalarını teşvik etmek, dayanıklılıklarını artırır. Unutmayın ki; yaşadığımız her şey bir süreç ve süreçler geçicidir. Hiçbir duygu, acı, üzüntü, hayal kırıklıkları kalıcı değildir.
6-Rutin Oluşturma
Günlük bir rutin, belirsizlik hissini azaltarak bireylere güven ve istikrar hissi kazandırır. Uyku, beslenme ve çalışma düzeninin oluşturulması önemlidir. Sevdiğiniz, yaparken kendinizi çok mutlu hissettiğiniz bir alana yönelmek, kriz dönemlerinde size çok iyi gelecektir. Tabii her bireyin yaşanan olaylara direnci farklıdır ama yine de bu öneriler, kriz dönemlerinde destek arayan bireyler için uygulanabilir ve faydalı yöntemlerdir. Her bireyin farklı olduğunu unutmamak, onların ihtiyaçlarına göre esnek yaklaşım geliştirmek önemlidir.

Elif Akyasan Kahraman She and Girls Dergisi Kapak Röportajı Ağustos 2025
Psikolojik sağlamlık kavramı son yıllarda çokça konuşuluyor. Sizce bu kavram bireylerin yaşam kalitesine nasıl katkı sağlar?
Öncelikle, psikolojik sağlamlık üzerine bu kadar çok konuşulması gerçekten güzel! Aslında bizim de seanslarda hedeflerimizin başında bu geliyor. Çünkü bu kavram, bireylerin yaşam kalitesi üzerinde önemli bir etki yaratıyor. Psikolojik sağlamlık, bir kişinin zorluklar karşısında nasıl tepki verdiğini, strese nasıl yanıt verdiğini gösteriyor. Bireyler, bu sağlamlığa sahip olduklarında zorluklarla daha iyi başa çıkabiliyorlar.
Yani stres anlarında, kayıplarla karşılaştıklarında kendilerini daha güçlü hissediyorlar. Ayrıca, duygusal regülasyon dediğimiz kavram, bu kişilerin olumsuz duygusal durumları yönetmelerine yardımcı oluyor. Yani hayatın getirdiği kötü anlarda kendilerini nasıl toparlayacaklarına dair bir yol bulabiliyorlar. İlişkiler açısından da çok önemli bir rol oynuyor. Psikolojik olarak sağlam bireyler, başkalarıyla daha sağlıklı ve derin bağlar kurabiliyorlar.
Destek almak da verimli bir şekilde sağlanıyor; bu da sosyal ilişkilerin güçlenmesi demek. Ve tabii ki, kendine güven! Kendinizi güçlü hissettiğinizde, potansiyelinizi keşfetmek ve bu potansiyeli hayata geçirmek çok daha kolay oluyor. Sorunlarla karşılaştıklarında yaratıcı çözümler bulabilme becerileri de artıyor. Bu, onların hayata karşı daha pozitif bir bakış açısıyla yaklaşmasını sağlıyor. Sonuç olarak, psikolojik sağlamlık, bireylerin genel refahını ve yaşam tatminini artırıyor. Zorluklarla başa çıkabildiğinde, hayata karşı daha umutlu bir yaklaşım geliştirmek de mümkün oluyor.
Son olarak She and Girls okuyucularına içsel güçlerini hatırlatacak ve ruhlarına iyi gelecek bir mesaj vermek ister misiniz?
Elbette, çok sevinirim!
Sevgili She and Girls okuyucuları, hayatın bazen zorlayıcı hale gelebileceğini biliyorum. Ancak, unutmayın ki her biriniz içinde güçlü bir potansiyel taşıyorsunuz. Zorluklarla karşılaştığınızda, içsel gücünüze dönmek ve kendinize hatırlatmak önemlidir; güçlü ve dirençli bir birey olduğunuzu asla inkâr etmeyin. Zor zamanlar, sizin aslında ne kadar güçlü olduğunuzu gösterir. Kendinize nazik olun; her adımda, her nefeste, sıkıntılarınızı anlamak ve kabullenmek önemlidir.
Kendinize vereceğiniz bu destek, içsel güçlerinizi açığa çıkaracaktır. Bir şeyi asla unutmayın: Kendinize inandığınızda, her şey mümkündür. Hayatın getirdiği zorluklar karşısında, kendinize ve potansiyelinize güvenin. İçsel ışığınız parlasın ve yolunuzu aydınlatsın!
Kendinize ve ruhunuza iyi bakın! Her zaman güçlü, cesur ve öz değerliliğinizi her daim hissetmelisiniz.
Sizlerle tanıştığıma çok memnun oldum.
Sevgiyle
Instagram: @psikologelifakyasan
Elif Akyasan Kahraman Psikolog İstanbul
She and Girls Yaz Sayısı 2025 Sayısında Neler Var?
Sevda Doğangüzel: “Kendi Yolculuğunuzda İlerleyin”
Alara Ekemen: “Beden ve Zihin Bağlantınızı Anlayın”
İrem Wazlo: “Bedenler Teşhir Objesi Değildir”
Saliha Yiğit: “Makyajda Kalite Önemlidir”
Tuba Göksel: “Kendinle Yeniden Tanış”
Nergis Mukhamet: “Güzellikte Gereksiz İşlem Yaptırmayın”
Alev Altuğ: “Her Yaşta Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Tanısı Konabilir”
Burçin Odabaş: “Astrolojide Horary”
Demet Turan: “Etkinlikte Zarafetin Yeni Adı “CLASS EVENTS””
Meltem Mergen: “Nefesinizle Yenilenin”
Nebiye Akbıyık: “Yüz Çizginizin Anlamına Ulaşın”
Nil Akan Palacios: “Ceocoach ile Kendi Koçluk İşletmeni Kurmak Artık Mümkün!”
Tuğçe Atakan: “Amerika’da Doğum Koçu Tuğçe Atakan”
Ayla Kaya: “Başarılı Girişimci ‘Ayla Kaya’”
Gözde İşbilir: “Başarılı Moda Tasarımcısı”
Ardan Özarın: “Yunanistan Ondan Sorulur”
