
İç mimarlık alanında eğitimini tamamlayan, Doğum Akademisi Kurucusu ve Doğum Koçu Tuğçe Atakan, içindeki sesi dinleyip annelik iç güdüsüyle ilerlediği yolu tercih etti. Amerika’da doğum akademisi kurup orada doğum yapmak isteyen her milletten annelerin, babaların ve tüm ailelerin yanında olmayı tercih etti. Tuğçe Atakan Doğum Koçu Amerika
“Bana göre iyi bir doğum koçu hem teorik bilgiye hem de güçlü bir empati yeteneğine sahip olmalıdır. Aynı zamanda etik değerlere bağlı, sınırlarını bilen ve kendini sürekli güncelleyen bir yaklaşımla çalışmalıdır. Bu meslek bir kez öğrenilip bırakılan bir alan değil, sürekli gelişen ve dönüşen bir yolculuktur. Eğitim bu yolculuğun temelidir; onsuz bu alanda sağlıklı ve güvenli bir destek sunmak mümkün değildir.”
Amerika’da doğum yapmak isterseniz yalnız değilsiniz!
Röportaj: Melek Şenol

Tuğçe Atakan She and Girls Dergisi Kapak Röportajı
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Merhabalar, ben Tuğçe Atakan. Aslen İstanbul Yeşilköylüyüm. Son 11 yıldır Amerika’nın Florida eyaletinde, Miami bölgesinde yaşıyorum. Yüksek iç mimarım fakat son 10 yıldır Miami’de doğum koçluğu alanında aktif olarak hizmet ve eğitim veriyorum. Aynı zamanda 4,5 yaşında bir kız çocuğu annesiyim. Anneliğim, hayatımda büyük bir dönüm noktası oldu.
Kızım doğmadan önce işime tamamen tutkuyla bağlıydım, hâlâ öyleyim; ama şimdi hayatımı ikiye böldüm diyebilirim. Bir tarafım tüm kalbimle işimde, diğer tarafım anneliğimde. Kızım sayesinde doğuma, anneliğe ve kadının içsel gücüne dair farkındalığım çok daha derinleşti. Onunla hem daha hassas hem de daha güçlü bir bakış kazandım. Bugün her anneyle kurduğum bağda kendi anneliğimin izleri de var. Anneliğimin rehberliğinde, kadınların doğum yolculuklarında yanlarında olmaktan büyük bir onur duyuyorum.
Doğum koçu tam olarak ne yapar? Neyi amaçlar?
Doğum koçu; doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrasında hem anneye hem de aileye fiziksel, duygusal ve bilgi temelli destek sunan kişidir. Özellikle kendi ülkelerinden ayrılıp Amerika gibi farklı bir kültürde, farklı bir dil ortamında doğum yapmaya gelen aileler için bu destek çok daha kritik hale geliyor.
Bizim temel amacımız, annenin bu süreçte kendine güvenmesini sağlamak; doğuma bilinçli, sakin, rahat ve güvende hissederek hazırlanmasına yardımcı olmak. Aynı zamanda yalnızca anneye değil, babaya ve diğer destekleyici aile bireylerine de sürecin içinde aktif bir rol vererek doğumu bütüncül bir deneyime dönüştürmeyi hedefliyoruz. Ailelerin burada, evlerindeymiş gibi hissedebilecekleri bir alan yaratmak, konforlarını sağlamak ve her anlamda yanlarında olmak bizim önceliğimiz. Çünkü biz inanıyoruz ki: Mutlu anne = Mutlu doğumlar = Mutlu bebekler.

Tuğçe Atakan She and Girls Dergisi Kapak Röportajı
Tuğçe Atakan’ın bir günü nasıl geçiyor?
Öncelikle şunu söylemeliyim ki, bir günümün verimli ve sağlıklı geçebilmesi için birlikte çalıştığım inanılmaz bir ekibim var. Onların emeği, özverisi ve desteği olmasa, bu yoğun tempoyu bu kadar organize bir şekilde yürütmemiz mümkün olmazdı. O yüzden sürecin kalbinde ekip ruhu var diyebilirim. Doğum koçluğu, 7/24 ulaşılabilir olmayı gerektiren bir meslek. Her günüm farklı ailelerle görüşmeler yaparak, doğum eğitimleri vererek ve birebir destek seansları gerçekleştirerek geçiyor.
Aynı zamanda ilk yardım eğitimleri veriyor, Amerika’da doğum yapan ailelerin doğum sonrası ilk iki haftalık sürecinde yanlarında oluyorum. Kendi merkezimizde ise doğuma hazırlık çalışmalarını yürütüyoruz. Günün kalan kısmındaysa anneliğim devreye giriyor. 4,5 yaşındaki kızımla birlikte vakit geçirmek en kıymetli anlarım. Parka gidiyoruz, denize giriyoruz, müzelere uğruyoruz. Hem işime hem anneliğime tutkuyla bağlıyım. Bu iki alanı dengeleyebilmek için de hem ekibime hem de zaman yönetimine çok değer veriyorum.

Tuğçe Atakan She and Girls Dergisi Kapak Röportajı
Kimler doğum koçlarından destek almalıdır?
Hamileliğin her döneminde, ilk bebek ya da ikinci fark etmeksizin, doğum hakkında daha bilinçli olmak isteyen, kaygılarını yönetmek isteyen ya da daha pozitif bir doğum deneyimi yaşamak isteyen herkes bir doğum koçundan destek alabilir. Aslında her kadının doğum sürecinde bir desteğe ihtiyacı vardır; bu bir lüks değil, ihtiyaçtır.
Doğum koçu olmanın süreçlerini kısaca anlatabilir misiniz? Eğitim şart mıdır?
Kesinlikle evet! Doğum koçluğu, çok yönlü bir bilgi ve deneyim birikimi gerektiren, aynı zamanda büyük bir sorumluluk taşıyan bir meslek. Bu alanda çalışmak isteyen bir kişinin yalnızca sezgilerine ya da doğuma olan ilgisine güvenerek yola çıkması yeterli değildir; kapsamlı ve sürekli bir eğitim süreci şarttır. Ben, bu mesleğe adım atmadan önce doğum fizyolojisi, anatomi, psikoloji, ağrı yönetimi, nefes ve gevşeme teknikleri gibi konularda ulusal ve uluslararası birçok eğitim programına katıldım. Ayrıca travma sonrası destek, emzirme danışmanlığı, doğum sonrası bakım ve hatta kültürel farklılıklara duyarlı destek gibi birçok konuda da kendimi geliştirdim.
Doğumun yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal, zihinsel ve ruhsal bir süreç olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bu süreçte eşlik ettiğimiz her annenin hikâyesi de biricik. Bana göre iyi bir doğum koçu hem teorik bilgiye hem de güçlü bir empati yeteneğine sahip olmalıdır. Aynı zamanda etik değerlere bağlı, sınırlarını bilen ve kendini sürekli güncelleyen bir yaklaşımla çalışmalıdır. Bu meslek bir kez öğrenilip bırakılan bir alan değil, sürekli gelişen ve dönüşen bir yolculuktur. Eğitim bu yolculuğun temelidir; onsuz bu alanda sağlıklı ve güvenli bir destek sunmak mümkün değildir.

Tuğçe Atakan She and Girls Dergisi Kapak Röportajı
Size danışanlar en çok hangi konuda ulaşıyorlar?
Amerika’da hizmet verdiğimiz için, danışanlarımızın büyük bir kısmı kendi ülkelerinden uzak bir yerde, tamamen yabancı bir sistemin içinde hem fiziksel hem de duygusal olarak güvende hissetmek isteyen ailelerden oluşuyor. Amerika’ya doğum için gelen aileler, burada bilinçli, tecrübeli ve profesyonel bir ekiple çalışmak istiyor. Çünkü sağlıkta tecrübe gerçekten hayati önem taşıyor. Bu zaten bizim de yolumuzu çizerken benimsediğimiz bir ilke: “Sağlıkta tecrübe önemlidir.”
Danışanlarımız bize, yalnızca bir doğum desteği almak için değil; aynı zamanda doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası tüm süreci eksiksiz, güvenli ve organize şekilde yaşamak için ulaşıyorlar. Havaalanında karşılama anından, doğumlarını gerçekleştirdikten sonra tekrar ülkelerine döndükleri güne kadar—yaklaşık 2 ila 2,5 aylık bir süreçte—onların burada ailesi, danışmanı, destekçisi, eli, kolu, gözü oluyoruz.
İngilizce dil bariyeri, hastane süreçlerinin yönetimi, doktor ve hemşirelerle doğru iletişim kurulması, doğum sonrası annenin fiziksel ve duygusal olarak desteklenmesi, bebeğin ilk muayene ve belgeleri, pasaport işlemleri, sosyal güvenlik numarası ve diğer evraklar gibi konularda da tüm süreci uçtan uca planlıyor ve yürütüyoruz. Bu sebeple, Amerika’da doğum yapmayı planlayan aileler, her adımda kendilerini güvende ve yalnız hissetmemek adına en çok bu kapsayıcı, bütüncül hizmetimiz için bize başvuruyorlar.

Tuğçe Atakan She and Girls Dergisi Kapak Röportajı
İleride hedefleriniz nelerdir?
Doğum koçluğu alanındaki bilgi ve tecrübemi yalnızca bireysel seanslarla değil, daha kurumsal ve sistemli bir yapı üzerinden daha fazla insana ulaştırmayı hedefliyorum. Bu amaçla Amerika’da şu an temellerini attığımız Doğum Akademisi, sadece doğuma değil; anneliğe, babalığa ve aile olmaya dair güçlü bir destek ağı kurmayı amaçlıyor. Bu akademide hem Amerika’daki ailelere hem de Türkiye’den doğum için gelen ailelere yönelik kapsamlı, kişiye özel programlar sunulacak.
Amacım, yalnızca sağlıklı bir doğum değil; aynı zamanda pozitif, kaygısız, stressiz ve bilinçli bir gebelik süreciyle mutlu anneler ve güçlü aileler yetiştirmek. Yıllar içinde kazandığım deneyimlerin, sadece benimle sınırlı kalmasını istemiyorum. Ebeveynliğe adım atan herkesi bilinçlendirmek, desteklemek ve bu süreci daha güvenli, daha huzurlu hale getirmek istiyorum. Bu yüzden adım adım, eksiksiz ve sağlam temellerle ilerleyen çok kapsamlı bir projeye hayat veriyorum. Yoğun tempom ve kızımın ihtiyaçları doğrultusunda bu süreci aceleye getirmeden, her ayrıntısıyla özenle şekillendiriyorum. Çünkü inanıyorum ki, iyi hazırlanmış bir sistem, çok daha fazla hayatı güzelleştirebilir.

Tuğçe Atakan She and Girls Dergisi Kapak Röportajı
Doğum Koçu ile ne konuşulur?
Doğum koçu ile görüşmeler, hamileliğin fiziksel ve duygusal boyutlarını kapsayan oldukça geniş bir içeriğe sahiptir. Hamilelik süreci, beden farkındalığı, doğum planı oluşturma, doğum korkularının yönetilmesi, partnerin sürece dahil edilmesi, bebekle bağ kurma, emzirme hazırlıkları ve emzirme taktikleri gibi pek çok konu detaylı bir şekilde ele alınır. Aynı zamanda annenin özel istekleri, kişisel hassasiyetleri ve ihtiyaçlarına göre görüşmeler tamamen bireyselleştirilir. Çünkü doğum koçluğu sabit bir protokol değil; annenin yaşamına ve beklentilerine özel şekillenen bir süreçtir.
Doğum koçluğu süreci kişiye özel midir?
Kesinlikle evet. Doğum öncesinden başlayarak, doğum anı ve doğum sonrasına kadar olan tüm süreç annenin ihtiyaçlarına ve tercihlerine göre planlanır. Her annenin doğum algısı, beklentisi ve korkuları birbirinden farklıdır. Bu nedenle biz de her görüşmede kişisel planlama yapar, özel talepleri dikkate alır ve ona özel bir yol haritası çıkarırız. Kısacası, doğum koçluğu kişiselleştirilmiş bir yol arkadaşlığıdır.
Doğum koçluğu sırasında sadece eğitim mi veriyorsunuz?
Bu süreç sadece bilgi aktarmaktan ibaret değil. Özellikle Amerika’da doğum yapan aileler için biz, sadece koç değil; aynı zamanda onların buradaki ailesi oluyoruz. Ne zaman isterlerse ne konuşmak isterlerse yanlarında oluyorum. Bazen doğuma dair teknik sorularla geliyorlar, bazen kaygılarını paylaşıyorlar, bazen de sadece “Hadi bir kahve içelim mi?” ya da “Bu sabah birlikte kahvaltı yapalım mı?” gibi içten bir mesaj atıyorlar.
Bazen sadece yanlarında olmak, doğum anında göz göze geldiğimiz o sessiz ama güçlü an, kelimelerden çok daha fazlasını anlatıyor. O göz kontağıyla oluşan güven ve bağ, her şeyin ötesinde bir duygu. Bu süreçte onların aklı, kalbi, eli, kolu oluyorum. Çünkü yalnız hissetmemeleri, güvende olduklarını bilmeleri her şeyden daha önemli. Ve biz, onlar için burada olduğumuzu her an hissettirmek için buradayız.

Tuğçe Atakan She and Girls Dergisi Kapak Röportajı
She and Girls dergisi okurlarına son olarak eklemek istedikleriniz?
Her kadının içinde doğuştan gelen bir güç var. Doğum, bu gücü yeniden hatırlamanın ve sahiplenmenin en özel yollarından biri. Unutmayın, bedeniniz size ait, seçimleriniz size özel ve doğum yolculuğunuz da sizin hikâyeniz. Yeter ki bu süreçte yalnız olmadığınızı bilin. Bilgiyle, destekle, sevgiyle ve güvenle her kadın doğumunda kendi gücünü keşfedebilir. Kendinize inanın, bedeninize güvenin ve bu yolculukta sizi koşulsuzca destekleyen insanlarla yürümekten çekinmeyin.
She and Girls dergisi de işte tam olarak bu ruhu yansıtan, ilham veren bir platform. Kadın girişimcileri, yenilikçi projeleri ve başarı hikâyelerini içtenlikle destekleyen bu dergiyi uzun süredir takip ediyorum. Benim bu sayfalarda yer alma amacım da Amerika’da doğum koçluğunu daha fazla kadına tanıtmak, güçlerini hatırlamalarına vesile olabilmek.
Kendi ayakları üzerinde duran, üreten ve ilham veren kadınları destekliyorum ve kızımı da bu değerlerle büyütmek istiyorum. She and Girls dergisini takip etmenizi, okumanızı ve bu güçlü kadın hikâyelerinden ilham almanızı gönülden tavsiye ediyorum.
Msc. Interior Designer & Doula
Tuğçe Atakan Doğum Koçu Amerika
She and Girls İlkbahar 2025 Sayısında Neler Var?
Alegra Benardete: “Nefes ve İyi Yaşam Yolculuğu”
Burcu Kartoz: “Üretkenliği Hayatınıza Odaklayın”
Yasemin Yeni: “Güzellik Dış Görünüşle Sınırlı Değildir”
Aylin Tunç: “Yoga Dini Bir Ritüel Değildir.”
Pınar Yazıcı: “Yaşam Amacınızın İzini Sürün”
Funda Alkan’dan “Güllerim Soldu”
Deniz Çakan: “Doğum Haritası Navigasyona Benzer”
Duygu Altuğ: “Rengine Güven Kuralları Yık!”
Arzu Yazıcı: “Her Eserim İzleyiciyle Bağ Kuruyor”
Merve Akçıl: “Tatlı Tüketerek Kilo Vermek Mümkün”
Aslı Sapmaz: “Yoga Zihni Kontrol Etme Sanatıdır”
Aleyna Aras: “Modellik Bir Sanat Biçimidir”
Özlem Kaptan: “Geçmişin Gölgesinde Yaşamayın”
Aycan Vatansever: “Harekete Geçmeye Hazır Olun”
Elif Melek Dursun Avcı: “Beslenmede Bir Doğru Yoktur”
Didem Yıldırım: “Obeziteyi Hastalık Olarak Kabul Etmeliyiz”
Selde Övgüm Değirmenci: “Doğru Nefesle Güçlü ve Huzurlu Ol”
Elif Sarıkaya: “Aşkın Yusuf Hali”