Kendimize Sorular! Kaçımız Farkında Olmadan Suçluluk Duygusuyla Yaşıyoruz?

‘Ben masumum’

Bu cümleyi okurken kaçınızın içinde farklı bir duygu oluşuyor. Kaçımız farkında olmadan suçluluk duygusu ile yıllarımızı geçiriyor ve farkına varmadan bu duygunun gölgesinde davranışlar sergiliyoruz. Farkına varmadan diyorum çünkü davranışlarımızı rasyonelleştiren, yani bizi gerçekte doğru olmasa da onun doğruluğu konusunda ikna edebilecek mükemmel bir mekanizmaya sahip zihnimiz… Suçluluk duygusu davranışları

She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.

youtube.com/msemedya

Şöyle ki aslında suçluluk duygusu da diğer bütün duygular gibi insanın var olması için gerekli, ancak yine diğer bütün duygular gibi bunu nasıl kullandığımız yapıcı ya da yıkıcı olmasını belirleyen önemli bir unsurdur. Evet suçluluk duygusu insanların bir arada yaşayabilmesi için gereklidir. Diğer türlü birisi ile tartıştığınızda ona karşı duyduğunuz öfkeden dolayı ona zarar verme isteği doğabilir.

Tam da bu noktada suçluluk duygusu insanların birbirlerine bu şekilde zarar vermelerini engelleyen bir tampon olur. Bu var olması gereken gerçek suçluluk duygusudur. Bir de bunun gerçek olmayanı ‘nevrotik’ olanı, yani gerçekte kimseye zarar vermediğiniz halde içinizde hissettiğiniz suçluluk duygusu var ki asıl bahsetmek istediğim kısmı bu.

Çevrenizde görmüşsünüzdür olaylar karşısında her zaman bir açıklama yapma eğiliminde olan insanları. Suçluluk duygusu ile baş edebilmenin en temel yollarından biridir bu. Nasıl gerçek anlamda suç işleyen birisi kendisini mahkemede savunup kendince açıklama yaparken, nevrotik suçluluk duygusu olan insanların da çoğunlukla kendilerini savunma güdüleri olur. Ancak sorun şu ki aslında ortada bir suç ya da suçlu yokken bunun yapılması.

Bunu en belirgin bir şekilde tespit edeceğiniz durumlar şunlar oluyor; istediğiniz şeyleri yapabilmek konusunda ne kadar başarılısınız? Arkadaşlarınız ya da çevrenizde insanların taleplerine hayır diyebilme beceriniz nasıl? Eğer hayır diyemiyorsanız bunun nedenlerinden birisi kendinizi hayır dediğiniz takdirde suçlu hissetme eğiliminizin olmasıdır.

İşte tam bu noktada insanın kendini sorgulama ve bu sorgunun sonucunda da yargılama süreci başlar. Çünkü içinde nevrotik suçluluk duygusu taşıyan insanlar çoğu durum karşısında kendi haklılık paylarını bile rasyonalize ederek kendilerini suçlu bulma konusunda iyidirler.

İyi bir evlat olamamakla, aileni gururlandıracak mesleği yapamamakla, iyi bir arkadaş olamamakla, iyi bir anne olamamakla, iyi bir eş olamamakla, başarılı olamamakla, yeri gelir mutlu olamamakla, şükretmemekle… Bu liste daha uzar gider. Peki neden?

Neden toplumumuz bizi bu şekilde suçlama biz de kendimizi suçlu hissetme eğilimindeyiz. Bizler küçük yaşlardan itibaren nevrotik suçluluk duygusuna maruz kaldığımız birçok olay yaşıyoruz.

Bireyselleşmenin egoistlik ve bencillikle eş değer algılandığı bir toplumda yetişince kendi merkezinde kalmak ve ona göre davranışlar sergilemek bir hayli zor oluyor. Bunun üzerine bir de aileden gelen ve birçok çocuğun omuzlarına küçük yaşlarda yüklenen anne ve babasını mutlu etme sorumluluğu eklenince iş daha da zorlaşıyor. Bence bir insanın hayattaki taşıyabileceği en büyük yük, başka bir insanın mutluluğundan sorumlu olmaktır.

Çünkü bu sonu gelmeyen dipsiz bir kuyudur. Çünkü bu karşınızdaki insanın seçimlerine bağlıdır. Çünkü bu sizin elinizde olan bir durum değildir, anneniz, babanız, çocuğunuz, en sevdiğiniz insan bile olsa… Yani sorunun asıl kökeni kim olursa olsun insanların duygusal sorumluluklarını almamaları ve bu sorumluluğu karşı tarafa yansıtma eğiliminde olmalarıdır.

Bunun öyle çok büyük bir olay olmasına gerek yoktur. Bir çoğunuz şahit olmuşsunuzdur klasik bir görüntüdür; çocuk yemek yerken yeterince doyduğu konusunda tatmin olmayan ebeveynlerin ‘bunu yemezsen çok üzülürüm’ ya da ‘bunu yersen çok mutlu olurum’ şeklindeki yaklaşımları bu durumun temel taşlarını oluşturmaya yeterlidir.

Çocuk yaptığı ya da yapmadığı davranıştan dolayı anne ya da babasının duygu durumunun sorumluluğunu hissetmeye başlar. Bir süre sonra da bu davranış modelinin yerleşmesi kişide kendi duygu ve düşüncelerinden uzaklaşmaya, başkalarının duygu ve düşüncelerine göre davranma eğiliminin oluşmasına neden olur.

İnsan kendi fiziksel ya da duygusal ihtiyaçlarını göz ardı edip karşısındaki kişi kızmasın, alınmasın gibi karşıdaki kişinin duygusal ihtiyaçlarına göre davranıyorsa orada durup düşünmeliyiz. Peki bu durumda ne yapmak gerekir? Düşüncelerinizin akışına bakın ve gerekirse kendinize sorular sorun. Olumsuz duyguların içindeyken gerçekleri görmek konusunda zorlanabiliyoruz.

Bu noktada sorular sorarak durumu analiz etmek her zaman çok daha sağlıklıdır. Konu her ne ise onunla ilgili olarak duygularınızın ve içinde hissettiğiniz suçluluk duygusunun dışına çıkarak gerçekten o durumla ilgili kendinize objektif yaklaşın. İçinde çok yoğun suçluluk duygusu yaşayanlar için bunun en sağlıklı yollarından biri budur, belki de atılacak adımların ilki budur; çünkü hatırlayın siz bir suç işlemediniz ‘siz masumsunuz’…

Nurdan Acar

Suçluluk duygusu davranışları

She and Girls Yaz 2019 Sayısı Gençlik Dergisi Girls Hediyesiyle Dergiliklerde!

SHE AND GIRLS BAHAR 2024