Hayatın belirsizliği, öngörülemezliği karşısında insanoğlu doğası gereği stres ve kaygı yaşamaya programlı oluyor. Psikolojik sağlamlık nedir?
She and Girls Dergisi, Moda Dergisi, Alışveriş Dergisi.
Instagram Hesabımız
Yaşam şartları zorlaştıkça, aynı anda düşünmemiz gereken şeylerin sayısı arttıkça, hele ki bu zamanlar gibi can sağlığımız tehdit edilir oldukça, psikolojik olarak sağlam kalmak zorlaşabiliyor.
Çok sevdiğim ve danışanlarım ile sık kullandığım bir metafor var; hayat bir denize/okyanusa benzer. Hangi gün nasıl olacağını tamamen ön göremeyiz, tahminlerimiz olur sadece. Bazen dümdüz, bazen dalgalı, bazen de akıntılar bol olur. Çoğunlukla bu belirsizlik karşısında, deniz ile çatışır, kendi bildiğimiz yolu dayatmaya çalışır; sonra da ne kadar yorulduğumuzu fark ederiz.
Aslında, denizin o günkü hali, o anki durumu ile akışta gidebilmek de bir seçenek. Bazen dalgalarında sörf yapmak, bazen öylece durmak, bazen akışında yüzebilmek…
İşte bu uyum, hayatta daha mutlu, huzurlu olan kişilerin kendilerine adapte edebildikleri beceriler ile mümkün oluyor.
Olaylara bakış açımızda karakterimiz, mizacımız çok etkili. Ancak “Ben böyleyim, dünya bana uysun!” demek, tıpkı denizi yola getirmeye çalışmaya benziyor.
Bu uğraş; yorucu olduğu kadar, aynı zamanda işlevsiz.
Nedir bu hayatta daha uyumlu, daha mutlu insanların geliştirdiği beceriler?
1. Belirsizlik ile yaşayabilmek becerisi. Belirsizlikler karşısında daha kabul eden, ön görmeye çalışıp huzursuzluk yaşamaktan çok, o anın duygusunu, kendisini yaşamaya odaklanma tutumları geliştirmek.
2. Kendi ihtiyaçlarına kulak vermek. Kendisinin de önemli olduğunu fark etmek, kendi ihtiyaçlarını da duymayı alışkanlık haline getirmek, bunun bencillik olmadığının ayrımında olmak, ikisinin farklı kavramlar olduğunu bilmek.
3. Olması gerekenlere takılmaktan çok, sahip olduklarını sahiplenmek. Şükür duygusu ile kabul etmek.
4. Etrafında olan biten her şeyi şahsi olarak almamak. Bu hayatta herkesin bir yolcuğunun olduğunu, kendince birçok hasarı, eksiği gediği olduğunu, bunun insan olmanın bir parçası olduğunu unutmamak.
5. Kendi davranışları, tutumları karşısında sorumluluk almak. Her şeyin suçlusu sadece karşımızdaki kişi olamaz değil mi?
6. Gerektiğinde hayır diyebilmek. Hayır demeyi istediğimiz, ancak diyemediğimiz her an içimizde öfke duygusu birikir. Kendi sınırlarımızı koruyamamak bizi kızgın, huzursuz, huysuz biri haline dönüştürebilir. Hayır demenin birçok yolu vardır, bunları geliştirmek gerekir.
7. Problemleri görmezden gelmemek, sağlıklı çözüm yolları aramak.
8. Her şeyin kendi kontrolünde olamayacağını kabul etmek. Kontrol edebileceğimiz çok kısıtlı bir alan olduğunu, hayatta neredeyse sadece kendi davranışlarımızdan, kendi arzu ve isteklerimizden sorumlu olduğumuzu idrak etmek.
9. Sürekli başkalarını değiştirmeye çalışmamak, kendi davranışlarımıza, sınırlarımıza odaklanmak.
10. Kabul edebilir olmak. Suçlamak, savaşmak, eleştirmek, değişim beklemek değil, kabulcü olmak, ancak kabulcü olmak her şeye razı olmak değil elbette. Zorlandığımız kişiler ile sınırlarımızı koruyarak, kendi tutumlarımızda çözüm arayarak, yeni bir ilişki geliştirmek.
11. Kendimize katı kurallar koymaktan uzak durmak. Onun yerine esnek olabilmek, esneyebilmek becerisi geliştirmek.
12. Beden duyumlarımızı önemsemek, bedenimizin bize verdiği sinyalleri duyabilmek. Bu hislerin hangi durumlarda daha çok ortaya çıktığını, hangi düşüncelerin bedende o tepkimeleri yarattığını fark etmek. Beden-duygu-düşünce birlikteliği hakkında kendini geliştirmek.
13. Duyguları bastırmamak, sağlıklı yüzleşmek yöntemlerini öğrenmek. Bazen sadece o duygunun gelmesine ve gitmesine izin vermek.
14. Bir diğeri ile olan ilişkilerimizde “pusuya yatmamak” yani, onların hata yapmasını ve haklı çıkmayı beklememek. Açık iletişim geliştirmek.
15. İhtiyaçlarımızı ve düşüncelerimizi açıkça ifade edebilmek.
Bu becerileri geliştirmenin, bir kişinin kendisine yapabileceği en büyük yatırım olduğunu düşünüyorum.
Hayatımız çok kıymetli, yaşam birçok yönü ile yorucu, belirsiz ancak keyifle de dolu bir mecra, nasıl yaşamayı seçiyor olduğunuz ise size bağlı…
Sevgiler diliyorum!
Ayşegül Soysal
Uzman Psikolog