Yılların eskitemediği, Yeşilçamın “Afrodit” lakaplı oyuncusu Banu Alkan ile çok keyifli bir röportaj yaptık. Modadan estetiğe uzanan sohbetimizde Banu hanım en içten cevaplarıyla sizlerle. Banu Alkan’ın çok önemli açıklamalar yaptığı röportajımız yayında.
Banu Alkandan çok özel açıklamalar
Röportaj: Melisa Özmen
Youtube Kanalımız
Banu hanım yıllardır dünya jet sosyetesiyle yaşam sürdünüz. Dünya jet sosyetesini bana anlatır mısınız ?
Dünya jet sosyetesi tüm dünyadaki ülkelerin en üst tabakasına denir. Hatta dünya jet seti diye diye Türkiye’de de Jet Sosyete diye bir dizi yapıldı. Gülse Birsel’de buradan değerlendirdi. Dünya jet sosyetesi tabii İngiliz aristokrasisi ile başlar.
Fransa ile devam eder ve diğer ülkelerde de yüksek görüşlü yaşamasını bilen demektir. Dünyadaki iyi ailelerle devam eder, herkesi aralarına almazlar. Asil yaşamasını bilen, gerçek anlamda yaşamasını bilen, gerçekten ulaşılmaz olan dünyanın en iyi aileleriyle bütünleşen kişilere sosyete denir. Gerçek sosyete…
Dünden bugüne bütün filmlerinizde en şık giyinen kadındınız. Filiz akın bir, siz iki. Chanel çantaları ilk filmlerde Filiz Akın ve sizde gördük. Cenevre Montro’da yatılı okuduğunuz Lady School okulunda mı öğrettiler yoksa hayatınızdaki eşiniz mi öğretti bunları size ?
Tabii ki okulların çok önemi var. Önemli faktör. Ancak hayatımdaki Türkiye’de arostokrasi yok ama aristokrat değerindeki kişiliği olan eşim Gürbüz bey sayesinde sık sık yurt dışına gitmem ve de A üstü modayı ve markaları öğrenmem böyle oldu.
Yurt dışında giyimini ve güzelliğini beğendiğiniz starlar kimler ?
Tabii ki başta Jacqueline Kennedy Onassis. Şık giyim tarzına sahip olan bir kadın. Dünya kabul etti, dünyada en iyi giyinen Jacqueline Kennedy Onassis oldu. Daha sonra tabii ki dünya starları zaman zaman çok iyi giyindiler. Özellikle de Oscar ödül törenlerinde görüyoruz. Geçmiş senede çok iyi olan gelecek senede kötü olabiliyor.
Dünya ödül gecelerinde Jennifer Lopez’in giyimini önemsemiyorum ama bir elbisesiyle resmen bir hediye paketi gibiydi çok kötüydü. Hatta dünya da eleştirdi. Tarz olarak beğendiğim Marilyn Monroe çok güzel elbiseler giydi. Filmlerindeki o elbiseler müthişti Marilyn’in. Grace Kelly’nin kendine has duru bir güzelliği vardı zaman zaman oda şık giyindi. Benim için Elizabeth Taylor mücevherleri tartışmasız. Hem taşımayı bildi, hem de mükkemmel mücevherlere sahip oldu.
Son günlerde bir estetik çılgınlığı var bu konudaki görüşlerinizi almak istiyorum ?
Öyle bir çılgınlık oldu ki müthiş bir para kazanma sektörü oluştu. Doktorlar kazanıyor, kadınlar kesilip biçiliyor ve sonuç hepsi sonunda kötü oluyor. Zaten kadınların dudaklarını şişik gördüğüm anda kelime bulamıyorum gerçekten kullanmak istemiyorum o kelimeleri. Tabii bakımlı olmak güzeldir ama ben İngiltere sarayına bakıyorum estetik çok mucize bir şey olsaydı hepsi olurlardı.
Her tarafları buruş buruş Charles’in karısı, öyle ana kraliçe öyle siz gördünüz mü hiç onlarda ? Demek ki esas olunması gereken o. Dünyanın en büyük merkezi İngiltere sarayı. Oradaki görüşten yola çıkarsanız estetiğin çok önemli olmadığını, cilt bakımın daha önemli olduğunu anlayabilirsiniz. Bakıma katılıyorum…
Moda başkentleri sizin için ne ifade ediyor ve hangi ülkede moda başkentini görüyorsunuz ?
Tabii ki Paris. Benim için Paris, Paris, Paris. Ama dört tane moda merkezi var bana göre birinciliği Paris alır, ikinciliği Milano, üçüncülüğü New York, dördüncülüğü de Londra. Çünkü Londra’da da iyi modacılar var gerçekten, tasarımcılar daha doğrusu… Çünkü modacı İtalya’da Valentino, Fransa’da Ysl, Fendi, Ninna Ricci, Dior’dur.